3 Mart 2013 Pazar

Başbakan: Müdahaleci anlayışın zayıflaması, demokrasiyi güçlendirdi




Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Akarcalı’nın ‘Sevgili Milletvekilim’ kitabına önsöz yazdı. Türkiye’nin demokrasi yolunda aldığı mesafeyi anlatan Erdoğan, demokratikleşme sürecinin, kararlılığı, cesareti ve samimiyeti barındıran bir mücadeleyi gerektirdiğine işaret ederek, "Son dönemde kaydedilen değişim ve dönüşüm de böyle bir mücadelenin sonucudur. Vesayetçi anlayışlar, çeteler, karanlık odaklar, illegal yapılanmalar geçmiş dönemlerde siyaset kurumuna tasallut etmek istemiş, milletin iradesini ipotek altına almaya ve ülkenin kaderini bir grubun inhisarı altına sokmaya çalışmıştır. Vesayetçi ve müdahaleci anlayışın zayıflatılması, demokrasinin güçlenmesini beraberinde getirmektedir." ifadelerine yer verdi. Sevgili Milletvekilim kitabının önsözünde Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Türk siyasi sisteminin kalbi hükmünde olduğuna vurgu yaptı. Kurtuluş savaşını sevk ve idare eden Meclis’in aynı zamanda Cumhuriyeti kurduğuna, modern Türkiye’yi inşa eden irade olduğuna dikkat çeken Erdoğan, Atatürk’ün toplumdaki tüm farklılıkların iradesini sürece yansıtan bir ortak akıl mecraı olarak Meclis’i öne çıkardığını belirtti. Türk demokrasisinin 1950’li yıllardan itibaren çok partili siyasi hayata geçilmesiyle birlikte önemli bir aşama kat ettiğine işaret eden Erdoğan, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, gönüllü kuruluşlar, sendikalar, medya ve basın kuruluşları gibi aktörlerin gelişim kaydetmesiyle, Türk demokrasisinin de güçlenip kurumsallaştığına vurgu yaptı. MİLLETVEKİLİ PROFİLİ Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin son dönemde kaydettiği tarihi dönüşümde Meclis ve tüm milletvekillerinin katkısının bulunduğunu kaydeden Erdoğan, Meclis’in ve siyaset kurumunun itibarının yükselmesinin de yine milletvekili profilinin yaşadığı olumlu değişimle ilişkili olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin Meclis’iyle, demokrasisiyle, siyaset kurumuyla bölgesinde örnek gösterilen bir konumda bulunduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bugün artık Türkiye’de her türlü sorunun çözüm yeri olarak demokratik siyaset alanı görülmektedir. Türk demokrasisi halkımızın beklentilerini karşılayabilecek, kronik sorunlarını hal yoluna koyabilecek, temel sıkıntılarını aşabilecek imkan, araç ve kabiliyetlere sahiptir. Siyasal sistemimiz, demokrasi içinde meselelerimizi çözebilecek bir olgunluğa, birikim ve tecrübeye ulaşmıştır. Millet Meclisimizde büyük gayret ve fedakarlıklar içinde görev yapan Milletvekillerimizin vizyon, birikim ve kabiliyetleri, siyaset kurumuna duyulan güveni artıran bir faktördür." değerlendirmesi yaptı.ÇETELER VE KARANLIK ODAKLARLA MÜCADELEBaşbakan Erdoğan, açtığı demokrasi paragrafında, çeteler ve karanlık odaklarla mücadeleye ayrı vurgu yaptı. Demokrasi yolunda kat edilen mesafenin önemli olduğunu aktaran Erdoğan, bu konudaki kararlılığın tavizsiz devam etmesininin önemine değindi. Demokratikleşme sürecinin, içinde kararlılığı, cesareti ve samimiyeti barındıran bir mücadeleyi gerektirdiğine dikkat çekerek isim vermeden Ergenekon, Balyoz davalarına atıfta bulunan Erdoğan, şu tespitlerde bulundu: “Son dönemde kaydedilen değişim ve dönüşüm de böyle bir mücadelenin sonucudur. Vesayetçi anlayışlar, çeteler, karanlık odaklar, illegal yapılanmalar geçmiş dönemlerde siyaset kurumuna tasallut etmek istemiş, milletin iradesini ipotek altına almaya ve ülkenin kaderini bir grubun inhisarı altına sokmaya çalışmıştır. Vesayetçi ve müdahaleci anlayışın zayıflatılması, demokrasinin güçlenmesini beraberinde getirmektedir. Milletin iradesini korumak ve yüceltmek, demokrasiye inanan herkesin görevidir, ancak öncelikli sorumluluk, bu emaneti üstlenen vekillere aittir. Türkiye toplumu ve aziz milletimiz bu ülkeyi, demokrasi ve sivil siyaset eliyle bizzat idare etmeye ehliyetine ve olgunluğuna sahiptir.” "GÜCÜNÜ MİLLETTEN DEĞİL, ODAKLARDAN ALAN VEKİLLER"Milletin kutsal emanetini taşıyan siyasetçilerin sorumluluklarının bilincinde olmalarını isteyen Erdoğan, "Geçmişte gücünü, vekili olduğu milletten değil de başka bir takım odaklardan almaya çalışan kötü siyasetçi örneklerini de maalesef çokça görmüştür. Milletimiz, o eşsiz ferasetiyle, kendini temsil etmeye layık olmayan siyasetçileri bu alandan tasfiye etmeyi de daima başarmış, iradesine sahip çıkmıştır. Bizim siyaset anlayışımızın özünde, 'söz de, karar da milletindir' yaklaşımı vardır. Biz, hiçbir zaman milleti seçimden seçime hatırlayanlardan veya millete seçimden seçime gidenlerden olmadık. Milleti küçümseyenlere karşı mücadelemizde hep arkamızda milletimizi bulduk. İnşallah bundan sonra da bu anlayıştan asla taviz vermeyecek, milletimizle aramızdaki muhabbeti daha da güçlendirerek muhafaza edeceğiz." şeklinde karşılaştırma yaptı. "ARTIK TÜRKİYE ANKARA'DA ALINAN KEYFİ KARARLARLA YÖNETİLMİYOR"Parti yöneticisi, milletvekili, bakan olarak Türk siyasetine uzun yıllar emek veren Bülent Akarcalı’nın kaleme aldığı kitabın Türk siyaset anlayışının değişimi konusunda tarihi bir belge niteliğinde olduğuna işaret eden Erdoğan, Akarcalı’nın kitaptaki en önemli tespitlerinden birinin de, Türkiye’nin uzun yıllar merkeziyetçi bürokratik anlayış tarafından, milletin gerçeklerinden kopuk bir şekilde yönetilmeye çalışıldığı olduğunu aktardı. Erdoğan, bürokratik oligarşinin demokrasinin ve siyasetin güçlenmesine paralel olarak zayıflatıldığını ifade ederek şu tespitleri yaptı: "Artık Türkiye, Ankara’da keyfi kararlar alınıp bunun tüm ülkeye dayatıldığı günleri geride bırakmıştır. AK Parti iktidarlarının ortaya koyduğu yönetim felsefesi, merkeziyetçi ve hantal bürokratik anlayış yerine hizmeti ve insanı merkeze alan, yerel birimlere güç aktaran, sonuca odaklanan bir anlayışı esas almaktadır. Sayın Akarcalı’nın kitabını okuyanlar, demokrasi ve siyasetin bugüne kadar geçirdiği dönüşümü bütün açıklığıyla göreceklerdir." adana yerel seçimler adana seçimler yerel seçimler adana seçimleri adana 2014 yerel seçimleri


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder